Dünya bir felaketi bitirmeden yeni bir felaketi konuşmaya başladı: İklim değişikliği.
Son zamanlarda teknoloji ve yazılımdan çok verdiği kötü haberlerle gündem olan Bill Gates, dünyanın coronadan daha kötü sonuçlarla karşı karşıya kalmaması için iklim değişikliğine karşı önlemler alması gerektiğini söyledi.
Madem bu konu tekrar tekrar önümüze geliyor, gelin en baştan kapsamlı şekilde bir bakalım: İklim değişikliği meselesi nedir? İnsanın, değişen iklimdeki payı ne ve gerçekten alarma geçmemiz gereken bir iklim kriziyle mi karşı karşıyayız?
Yaklaşan kıyameti haber veren hikayeler eşliğinde “panik olmanızı istiyorum” emirleri yağdıran bu genç kız TIME dergisi tarafından yılın insanı seçilmişken, ana akım medyada dünyanın sadece 12 yılı kaldığı alarmı verilirken, sakin kalmalı ve şu soruyu sormalıyız: Nedir bu iklim değişikliği konusu?
Aslında konu yeni bir konu değil, ancak “iklim değişikliği” ismi ile meşhur olması yeni diyebiliriz.
1945 ile 1970 arasında iklim bir soğuma trendi göstermişti, o zamanlar “küresel soğuma” alarmı verilmişti. Gazetelerde, dergilerde ve televizyonda “buzul çağı geliyor” haberleri gün aşırı gündem olmaktaydı.Örneğin bir an için 1978’de yaşadığınızı düşünün ve şu haberi izlediğinizi hayal edin: İzlerken bile üşüdüğümüz bu görüntülerin her karesi adeta korkutma etkisini arttırmak için özenle seçilmiş.
Ancak sonrasında, iklim ısınma trendine geçince bu haberler bir anda ortadan kayboldu, konu da unutuldu. Bu sefer de aynı çevreler “soğumayı unutun, küresel ısınma geliyor” alarmı vermeye başladı. Önce “küresel ısınma”nın 1990’larda dünyayı yok edeceği söylendi.Bu olmayınca bu sefer 2000’leri işaret etmeye başladılar. Örneğin “2013 yılında antartikada buzullar tamamen eriyecek” dediler.
Ancak bu söylemleri de bir türlü gerçekleşmeyince ve resmi-bilimsel sıcaklık artışı verileri iddia ettikleri katastrofik boyutların çok altında çıkınca bu sefer “soğuma-ısınma karıştırmayalım iklim değişikliği diyelim işimizi garantiye alalım” dediler ve bu isimlendirmede karar kıldılar.
Bu çevreler gün aşırı değiştirdikleri yeni korku senaryolarıyla kitlelerini sersemletirken, bilim çevreleri bu alarm ve panik durumunu sorgulamaya başladı. 30 yıl boyunca dünyanın en prestijli üniversitelerinden biri olan MIT’de Atmosfer Fiziği üzerine çalışmış ve 200’den fazla bilimsel makale yayınlamış Profesör Richard Lindzen bu isimlerden.
Gerçekten de Profesör Lindzen’in dediği gibi, dünyanın ortalama sıcaklığının artışı düştükçe, iklim alarmcıları çok daha korkutucu senaryolar çizmeye başladı. Daha somut konuşmak gerekirse, resmi verilere göre yakın dönemin sıcaklık ortalaması grafiğini 12 yıllık periodlara ayırdığımızda, bir önceki 12 yılda 0.4 fahrenayt, yani celsius cinsinden 0.2 derecelik bir artış gösteren ortalama sıcaklık, 2016 yılına kadar olan 12 yıllık periodda sadece 0.08 derecelik bir artış gösterdi. Bu da aslında küresel ısınmanın 1998 yılında neredeyse bir durma noktasına geldiğini gösterdi. Ancak Profesör Lindzen’in söylediği gibi bu gerçek, alarm ve panik propagandasını azaltmadı, aksine arttırdı.
Panik yapmalıyız, 12 yıl sonra yok olma riskiyle karşı karşıya olan dünyayı kurtarmak için tüm dünyada alarm durumuna geçmeliyiz! Bunu kabul etmiyor ve bilimsel veriler mi sunuyorsun? Yapıştırılacak etiket hazır: “İklim değişikliği inkarcısı”
Oysa gerçeğe baktığımızda, dünyada hiçkimse, konuya en şüpheci yaklaşanlar dahil hiçkimse “iklim değişikliği inkarcısı” değil.
Murat Soydan
Kaynak :
Comments