top of page

İklim Kanunu Geçerse Tarihin En Büyük İHANETİNE Onay Vermiş Olacaksınız !

Güncelleme tarihi: 6 May


















Hem iktidar cephesinin hem muhalefet cephesinin imzaladığı bir anlaşmanın

içeriğindeki ana maddelere bakın.

Bir, pirinç tarlaları ortadan kaldırılacak. Pirinç üretmek yasaklanacak.

Açıkça yazıyor mu? Evet yazıyor.

Buğday üretmek yasaklanacak. Yani hububat ürünlerinin tamamına kısıtlama getirilecek.

Çünkü pirinç tarlaları ile alakalı çok fazla emisyon bıraktığına dair Çin'den alınan

bir model var. Yani Çin'den alınmış ısmarlama bir paket var. İşte "Biz size gönderelim, yapay bir şekilde, ama siz pirinç tarlalarını kaldırın ortadan."


Bu bir, iki, avokado bahçelerine son verilecek.

Yani muz, avokado gibi ürünlere kısıtlama getirilecek. Büyükbaş hayvancılığı büyük bir oranda azaltılacak.

Bugün sürdürülebilirlik adı altında bizlere dayatılacak olan bütün hususlar iklimle başlıyor.

Dijital para, Paris İklim Anlaşması'na uyumlu şehirler, akıllı şehirler projeleri ve nakitsiz toplum.


Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onaylanan Paris İklim Anlaşması'nda hayvancılığın yasaklanması var, pirinç tarlalarının yasaklanması var, yapay ete geçilmesi var, fosil yakıtlarının

azaltılması var, sera gazı emisyonlarının azaltılması var.


Şimdi Paris İklim Anlaşması'nı onaylayabilmeleri ve uygulayabilmeleri için de bir iklim kanuna ihtiyaç var.

İklim kanunu, Paris İklim Anlaşması'nın uygulanması için devreye girecek olan bir ceza kanunudur.

Birleşmiş Milletlerin bir dayatması bu. Birleşmiş Milletler sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda bunu yapıyor. Bu 17 tane madde. Yani 2030 ajandası bu.

2030'a gelindiğinde dünya bambaşka bir hale dönüşecek onların gözünde.


Bu 17 maddenin bakın,

Birincisi "Yoksulluğa Son" diyor. Hayır tamamen açlığa götüren bir maddedir bu, açlıkla alakalı. Çünkü gıdayı yasaklayacaklar. Gıda yasaklandığı zaman ne olacak?

Senin bugün ulaştığın et, süt, yoğurt, peynir, bitkisel ürünler, topraktan gelen her şey kısıtlanmış olacak.

İkincisi, burada yine "Açlığa Son" diyor. Tamamen yoksullaştırma.

Üçüncüsü "Sağlık, Kaliteli Yaşam". Ömür boyu aşılara ve ilaçlara bağımlı hale gelmek.


Temel hak ve özgürlük maddeleri. Anayasanın 17. maddeleri, 22. ve 24. maddeleri. Bunların tamamı değiştirilecek.

Anayasa değişirse Türkiye'nin ulusal kimliği tehlikeye girecek. Anayasa değişirse Türkiye'nin egemenliği tehlikeye girecek.

İçerisine Dünya Sağlık Örgütü'ne verilmiş yetkiler içeren esnetilmiş süslü püslü ifadeler konulacak.

İklim yasaklarını İklim Kanunu ile birlikte getirecekler.

Yani insanların gıdaya, enerjiye, suya sabuna, her türlü zorunlu ihtiyaçlar listesi olan durumlara kısıtlama getirecekler.

İklim Kanunu gelirse,

Bir, Dünya Sağlık Terör Örgütü istediği zaman pandemi ilan edebilecek.

İki, gıda ve enerjiye kısıtlama getirip sağlıkla ilişkilendirecekler.

Ve yakında Su Kanunu geliyor, su kısıtlamaları, su yasakları. Suya erişim. Kesinlikle...

Paris İklim Anlaşması, İklim Kanunu değil, Paris İklim Anlaşması'nın uygulanması için cezai müeyyide içeren bir kanun. Birbirine bağlı. Bu, ekim ayında yürürlüğe girdi. Paris iklim Anlaşması'nın uygulanması için de İklim Kanunu çıkaracaklar.


Yani İklim Kanunu ceza için kullanılacak.

Sizin uygulamalara bunların istemiş oldukları istek ve taleplere uymadığınız takdirde size ceza kesebilecek bu kanunla.

Hayvanlarınızı yasaklayabilecek, buğdayınızı yasaklayabilecek, nefes almanızı yasaklayabilecek, yatak odanıza girmenizi yasaklayabilecek, çocukların parklara çıkmasını yasaklayacak.

Dünya Sağlık Terör Örgütü'ne yetkiler içeren hususlar anayasanın içerisine sokulacak.

Bakın TÜSİAD'ın geçen yıl hazırlamış olduğu anayasa değişikliği raporuna baktınız mı?

Egemenliğin, gerektiğinde devredilmesi ile alakalı hususlar var. Ve bunlar şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne getiriliyor.


Ben buradan çağrı yapıyorum. Muhalefet partilerine ve iktidar partisine özellikle söylüyorum.

Asla ve asla Dünya Sağlık Terör Örgütü'ne yetki verecek anayasa değişikliği adı altında temel hak ve özgürlükleri kısıtlayacak hiçbir maddeye onay vermemeleri gerekiyor.

Eğer bu madde onaylanırsa onların çocukları, akrabaları, komşuları, yakınları, kedileri, köpekleri, her şey ama her şeyi tehlike altına girecek.


Ülkemizin hiçbir tarihinde böyle saçma sapan yetkiler verilmemiştir. Böyle gereksiz kanunlar çıkarılmamıştır. Elbette kanun çıkarılır ama sen doğayı korumak için çıkarırsın, ormanları korumak için çıkarırsın. Ormanlar bugün katlediliyor, imara açılıyor, her türlü israf yapılıyor.


Bize karbon gazı diyenler kendileri karbon bırakıyor.

Bize karbon ayak izi diyenler kendileri karbon salarak toplantılara gidiyorlar.

Bize karbon ayak izi diyenler Gazze'deki bombalara, Gazze'deki silahlara seslerini çıkaramıyorlar. E o karbon gazı değil mi?


Ve Türkiye dahil 197 ülke, Birleşmiş Milletler'e bağlı bu yasaları, bu kanunları kabul ederse ortada ne siyaset kalacak ne siyasi bir kitle kalacak ne bir seçmen kalacak ne de bağımsız bir

insan anlayışı kalacak. Allah'ın insanlara verdiği özgürlüğe ipotek koymak istiyorlar.


Karbon yasaklarını insanlar, sadece hayvan olarak algılamamalı, fosil yakıt olarak algılamamalı, benzin olarak algılamamalı, elektrikli araçlara geçiş olarak algılanmamalı.

Nefes... metan gazı... nefes vergisi...

Dünya Sağlık Örgütü'nün resmi yazısı var.

"İnsanın nefesi karbon bırakıyor, yasaklanmalıdır" diye.


İktidar ve muhalefet partisinde, partilerinde görev yapan milletvekillerine sesleniyorum.

İklim Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçerse tarihin en büyük ihanetine onay vermiş olacaksınız.

Çocuklarınıza, geleceğinize, atalarımıza, dedelerimize, ninelerimize, topraklarımıza işgal edilmiş bir toprak bırakmış olacaksınız.

Bunun farkına varın. Dünya Sağlık Terör Örgütü'nün mayıs ayında yapacağı toplantıya Sağlık Bakanlığı imza atmamalı !



Kaynak :

29.04.2024 tarihli TV5 canlı yayını

133 görüntüleme

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


● “Uyuyan milletler ya ölür ya da köle olarak uyanır” - Nutuk (Atatürk)

 

● Önce seni görmezden gelirler, Sonra sana gülerler, Sonra sana saldırır ve seni yakmak isterler. Sonra da anıtını dikerler. (Nicholas Klein)

● Alay etmek baskı gibidir. Uygar bir ülkede bir hareket, alay edilerek yok edilemediğinde yavaş yavaş saygı görmeye başlar (Mahatma Gandhi)

● Ülkenin senin için ne yapabileceğini değil, senin ülken için ne yapabileceğini sor (J.F.Kennedy)

bottom of page